27 Kasım 2014 Perşembe

Maison Francis Kurkdjian - Féminin Pluriel

“Mütevazı olma gerçek sanırlar.”

Özellikle sanatla uğraşanların, kibir seviyesinde olmadan kendilerinin farkında olmaları gerektiğine inanıyorum. Bir sonraki eserin, öncekilerden daha iyi olacağı inancıyla yaratılması mutlak başarının sırrı… Peki ya klasik yaratma düşüncesiyle yola çıkmak? 

20’li yaşlarda dünyanın parfüm devleriyle çalışan ve 2009 yılında kendi adını verdiği parfüm evini kuran Francis Kurkdjian, günümüzde bağımsızlığını koruyan en büyük niş markalardan biri konumunda. Frederic Malle ve Le Labo gibi niş pazarın büyük oyuncularının Estée Lauder bünyesine katıldığı son zamanlarda Maison Francis Kurkdjian, niş parfümün felsefesini koruyan en önemli markalardan biri.


Her dönemi yansıtan klasik parfümler tasarlama düşüncesiyle sanatçılarla görüşen ve aldığı ilhamla Féminin ve Masculin Pluriel’i tasarlayan Francis Kurkdjian, potansiyelinin farkında olma mevzusunu geride bırakıp bambaşka bir yönde ilerlemekte. Verdiği röportajlardan da mütevazı olmayı pek sevmediği anlaşılan parfümörün, modern çiçek buketi olan tanımladığı Féminin Pluriel, kadın kullanımı için tasarladığı en yeni parfüm.

Edmond Roudnitska imzalı Dior - Diorissimo’nun içeriğinde mügenin ilk kez kullanılmasıyla, referans çiçek kokusu olarak anılmaya başlanan mügeyle ilgili anısı olmayan parfüm tutkunu olduğunu sanmıyorum. Dolayısıyla klasik bir çiçek parfümüne imza atma düşüncesine belki de en uygun nota olan müge üzerine inşa edilmiş Féminin Pluriel.

Sıvı rengi gibi masum açılıyor Féminin Pluriel. Diorissimo’dan alışkın olunan ve “anne kokusu” nu andıran mügenin öncülüğünde menekşe ve iris, çiçek toplayan küçük kız misali saf ve temiz.


Açılıştaki tarif etmesi güç mutluluğu yaşamak için tekrar tekrar tazelenecek bir parfüme imza atmış usta parfümör. Menekşe ve irisin geri plana çekilmesinin ardından, geçmişten bugüne kadar kadına dair olan en önemli notaları bir araya getirmeyi amaçlayan Féminin Pluriel’in harmanında pudramsı bir gül hissediliyor. Lumière Noire ile modern gül kullanımında neredeyse rakipsiz olduğunu kanıtlayan Francis, destekleyici konumda da gülü ne kadar başarılı kullanabildiğini göstermiş.

Markanın tanımlamasına uygun olarak, modern bir çiçek buketi gibi kokuyor Féminin Pluriel. En ufak çıkıntısı olmadan pürüzsüz ilerleyen parfüm, sonlara doğru hissedilen tatlı vetiverle de dengeli bir kapanış yapıyor.


Müge baskın bir çiçek olduğu için kullanıldığı parfümlerde hâkimiyeti ele geçiren bir nota. Dolayısıyla müge temalı parfümlerin birçoğunun birbirine benzemesi kaçınılmaz… Diorissimo’nun açıtığı yolda, Féminin Pluriel’e benzeyen birçok parfüme rastlamak mümkün. Yine Francis Kurkdjian’ın elinin değdiği Narciso Rodriguez For Her serisinden L'Eau For Her ve Thierry Wasser imzalı Guerlain Idylle, Féminin Pluriel’e oldukça benzer parfümler. Yakın örneklerin fazlalığına rağmen Féminin Pluriel’in içeriğinde hissedilen Francis Kurkdjian’ın kendine has dokunuşları, pazardaki müge temalı parfümlerin arasında fark yaratmayı başarıyor.

Féminin Pluriel oldukça naif bir parfüm. Çekingen bir kadını tasvir eder gibi, ilk birkaç saatin sonunda tene yakın kalıyor. Ortamda ilgi çekeyim, herkes “ne kullandın sen?” diye sorsun parfümü değil. Sadeliğin ön planda tutularak tasarlandığı bir parfüm...


Zamansız bir parfüm yaratmak amacıyla yola çıkan Francis Kurkdjian; günlük kullanımı kolay, her ortama uyum sağlayan zarif parfüm Féminin Pluriel’i tasarlamış. Klasik yaratma girişimini fazla iddialı bulsam da, müge ağırlıklı parfümleri sevenlerin oldukça hoşuna gidecek bir parfüm Féminin Pluriel.

24 Kasım 2014 Pazartesi

Numune Çekilişi Talihlileri

Eski usul yöntemlerle, çalışma arkadaşlarımın da yardımıyla gerçekleştirdiğim çekilişin talihlileri şu şekilde;

Erdem
Erkan Sensoy
FilipMoura

Kazananların gurmekokular [at] gmail.com adresine iletişim ve adres bilgilerini göndermeleri gerekmektedir. Hafta bitimine kadar mutlu edecek bir paket ellerine ulaşacaktır :)





23 Kasım 2014 Pazar

Ego Facto - Jamais le Dimanche

Zor alıştığım, belki de ilk etapta hoşlanmadığım parfümler (insanlar?) zamanla rotasyonumun vazgeçilmez parçalarından biri haline gelebilmekte. Sıra dışı tasarımlar, zamana ve moda bağlı olarak itici gelebildiği gibi etkileyici de olabildiği için bu tarz parfümlere ikinci, hatta üçüncü şansı vermek yerinde bir karar.

Ego Facto 2009 yılında, Pierre Aulas tarafından kurulan Fransız bir niş parfüm evi. Thierry Mugler, Azzaro, L'Occitane, Jil Sander ve Chloé gibi büyük markalarla danışmanlık bazında iş yapan Pierre, kendi markasını hayata geçirdikten sonra Laurent Bruyere, Alberto Morillas, Jean Guichard, Aurelien Guichard, Anne Flipo ve Dominique Ropion gibi ünlü parfümörlerle çalışarak niş pazarda ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor. Markanın internet sitesinde yer alan parfüm seçimi ile ilgili test ise parfümlerle ilgili denk geldiğim en yaratıcı işlerden biri.
2010 yılında FIFI ölüdü alan Jamais le Dimanche, Pierre Aulas’ın Alberto Morillas ile birlikte tasarladığı, ezber bozan bir parfüm. Erkek parfümü olarak pazarlanan Jamais le Dimanche, kadınlar tarafından da rahatlıkla kullanılabilecek bir tasarım. Deniz suyuyla harmanlanmış bir tütsü parfümü kulağa nasıl geliyor?

Jamais le Dimanche, künyesindeki Lucifer’in mızrağına gönderme yapan çok yönlü bir tasarım. Hem ferah, hem karanlık… Melek mi yoksa şeytan mı olduğu anlaşılamayan birini tasvir etmiş Alberto Morillas ile Pierre Aulas.


Yeşil hissiyatı olan deniz parfümü edasıyla başlayan Jamais le Dimanche, marijuana ile neye uğrandığını şaşırtıyor. Durun hemen ağır ceza avukatı araştırmaya gerek yok, panik yapmayın! Hammaddenin sadece esansiyel yağı kullanılmış durumda. Nasomatto - Black Afgano, Kinski ve Parfumerie Generale - Coze gibi popüler parfümlerde de kullanılan marijuana, Jamais le Dimanche’in kilit noktası. Dahice kullanılan marijuana, zaman içinde sucul notalar ve tütsüyle harmanlanarak parfüme derinlik katıyor.

Denizi andıran sucul notalar ve tütsü hâlihazırda birbirleriyle zıt karakterlerde iken oyuna marijuananın dâhil olmasıyla fiyaskonun ucundan dönen bir şaheser olarak gelişimine devam ediyor Jamais le Dimanche. Zaman zaman sucul notalar, zaman zaman da tütsü ve yeşil notaların hâkimiyetinde etkileyecek yeni kurbanlar arıyor parfüm.


Jamais le Dimanche, transparan olmasına rağmen derin ve etkili… Kalıcılık ve fark edilirlik değerleri, kitlelere parfüm yaratma konusunda uzmanlaşmış Alberto Morillas’tan bekleneceği gibi üst düzeyde. Sıra dışı tarzı bir de yüksek fark edilirlik değeriyle desteklenince her ortamda adını sorduran parfüm konumuna geliyor Jamais le Dimanche.

Jamais le Dimanche, benzerine zor rastlanacak özgün bir tasarım. Alberto Morillas’ın sucul tütsü yorumuna tarz en yakın bulduğum parfüm, artistik açıdan takdir ettiğim ancak kullanımını bir hayli zor bulduğum Byredo - M/Mink. Jamais le Dimanche, M/Mink’e benzer şekilde sucul notalar ve tütsü kullanan daha rafine bir parfüm. M/Mink’i deneyip de “acaba” diye düşünenlere, Ego Facto’nun sucul tütsü yorumu ilaç gibi gelecektir.


Kullandıkça daha çok sevdiğim Jamais le Dimanche’i, Yves Saint Laurent - M7, Givenchy - Pi, ve Amouge - Opus VII gibi başyapıtlara imza atan Alberto Morillas’ın en başarılı tasarımları arasında gösterebilirim. Pi’nin genele hitap gücüne sahip, M7 derinliğinde ve Opus VII kadar özgün… İmza parfümü olabilecek nitelikte, gizli bir silah Jamais le Dimanche.

20 Kasım 2014 Perşembe

Olfactive Studio - Ombre Indigo

Fotoğrafçılığa meraklı birinin aynı zamanda müzik veya dansla ilgilenesini ya da kokulara düşkün birinin, farklı dünya lezzetleri peşinde koşmasını tesadüf olarak nitelendiremiyorum. Sanatsal değeri olan ya da sonucunda haz veren her uğraş, hayattan keyif almak adına çıkılan yolda birbirini tamamlıyor.

Ombre Indigo, Celine Verleure isimli parfüm ve fotoğraf tutkununun hayat verdiği Fransız bir niş parfüm evi. 2011 yılında kurulmasına rağmen pazarlama faaliyetlerine önem veren genç markanın dağıtım ağı kısa sürede oldukça genişlemiş durumda. Tasarladıkları her parfümle bir fotoğrafı ilişkilendiren Olfactive Studio, koku kalitesi olarak takdir ettiğim ancak fark edilirlik değerlerini oldukça düşük bulduğum bir parfüm evi.


Olfactive Studio'nun en son görücüye çıkardığı parfüm, gölgenin parfümü olarak tanımladıkları Ombre Indigo. Ombre Indigo'nun tasarımcısı Mylene Alran, parfüm endüstrisinin devlerinden biri olan Robertet’e öğrenci olarak başlayan ve kısa sürede kendini kanıtlayan genç bir parfümör. Ünlü parfümör Michel Almairac’la da çalışma fırsatı yakalayan Mylene, önümüzdeki yıllarda adını sıkça duyacağıma inandığım, gelecek vadeden bir tasarımcı.

Ombre Indigo, bolca safran ve erikle açılıyor. Etkileyici ve derin bir başlangıç… İlk kez bir niş markayla çalışmanın rahatlığıyla serbestçe takılmış Mylene Alran. Hem kadın hem de erkek kullanımına uygun bir tasarımla niş parfüm dünyasına giriş yapmış genç parfümör.


Sıvı rengi ve kapak fotoğrafıyla uyumlu bir parfüm Ombre Indigo. Gizemi ve karanlığı çağrıştırıyor. Chambre Noire ile karanlık parfümlere göz kırpan Olfactive Studio, Ombre Indigo ile tarzın devamını getireceklerinin sinyallerini veriyor.

Parfüm gelişimini sürdürürken safranın geri plana çekilmesiyle tütsü ve deri, eriğe eşlik ediyor. Ombre Indigo’da kullanılan tütsü oldukça modern ve hoş. Deri ise rafine ancak karaktersiz… Parfümde deri kullanımını oldukça sevmeme rağmen, derinin köşeli karakterinin bastırıldığı kullanımlardan keyif alamıyorum. Süet tarzı deri kullanımının dışında, derinin sert karakterin korunmasından yanayım.

Riskli notalarla başlayıp evrimini sürdüren Ombre Indigo, hassas olduğum deri kullanımının hissedilmesine kadar başarıyla devam ederken orta notalardan sonra benim için pek bir şey ifade etmiyor. Hatta fazlaca sıra dışı olmaya çalışıp ayarı kaçmış bir tasarım yakıştırması yapabilirim.

Sonlara doğru hissedilen amber ve vetiver derinin yarattığı hayal kırıklığını bir nebze toparlasa da parfüm neredeyse algılanamaz hale geldiği için sonlardaki zenginlik, boşa harcanan bir eforun ötesine geçemiyor.

Gustavo Pellizzon tarafından çekilen Ombre Indigo tanıtım fotoğrafı

Olfactive Studio parfümlerinin genelinin sahip olduğu fark edilirlik problemini kalıtımsal olarak devam ettiren Ombre Indigo, neredeyse bir saat içinde tamamıyla ten parfümü haline geliyor. Sıra dışı parfümlerin fazla bağırmalarından hoşlanmasam da Ombre Indigo, benim bile limitlerimin altında... Parfümün kalıcılık değeri ise fark edilirliğine oranla oldukça yüksek.

Markaların birbirlerini tekrarlamaya başladığı son zamanlarda Ombre Indigo, artistik yönüyle takdir ettiğim bir tasarım. Sıra dışı olmak adına fazlaca zorlanmış etkisi yaratsa da niş parfüm dünyasına cüretkar bir tasarımla adım atmış Mylene Alran. Chambre Noire ile merak uyandıran ve Ombre Indigo ile umutlandıran Olfactive Studio’nun, fark edilirlik hadisesini de çözeceğine inanarak bir sonraki tasarımını merakla bekliyorum.

16 Kasım 2014 Pazar

Facebook Hesabı ve Numune Çekilişi

Değerli parfüm severler,

Hayata geçireli henüz bir yıl bile olmamasına rağmen Gurme Kokular’a gösterdiğiniz ilgiden dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Tutkuyla bağlı olduğum parfümler hakkında görüşlerimi paylaşmak ve aynı tutkuya sahip insanlarla iletişim halinde olmak çok değerli. Bugüne kadar elektronik posta yoluyla sağladığımız iletişimi genişletmek adına Gurme Kokular için bir Facebook hesabı açma zamanının geldiğini düşündüm.



“Site Hakkında” kısmında da bahsettiğim gibi, Gurme Kokular niş parfümler ve parfüm evleri hakkında bilgi verip fikir paylaşımında bulunmayı amaçlayan bir platform. Bu sefer biraz değişiklik yapıp parfüm paylaşımında da bulunmak istedim ;) Facebook hesabını kullanarak Gurme Kokular Facebook sayfasını beğenen ve sitede yer alsın ya da almasın, en sevdiği ve en çok merak ettiği üç parfümü (iki ayrı liste), bu yazının altına, Facebook’taki kullanıcı adıyla birlikte yorum olarak yazan üç kişiye, çekilişle sürpriz birer numune paketi hazırlayarak adresine (Türkiye içi) göndereceğim. 23.11.2014, 23.59’a kadar katılma şansınız var. Bol şans dilerim!

Sevgiler.


Not: Kazananlar 24.11.2014’te açıklanacak ve elektronik posta yoluyla iletişim ve adres bilgileri istenecektir.
© Gurme Kokular - Niş Parfüm Yorumları / Röportajlar / İzlenimler
Maira Gall