30 Haziran 2014 Pazartesi

Laboratory Perfumes - Gorse

Sıcakların bunalttığı günlerde bile etrafta lolipopu andıran yoğun kokular algılıyorum. Amaç çevredekileri etkilemekse, etkileniyorum… Hem de baya kötü etkileniyorum! 30 derece sıcaklıkta kazak giymek ne kadar anormal ise soğuk havalara uygun yoğun parfümleri sıcak günlerde kullanmak da bir o kadar anormal olarak nitelendirilebilir. Esintili akşam saatleri hariç, çevredekileri de düşünerek hava sıcaklığına uygun parfüm seçimi ve dozajının ayarlanması yerinde olacaktır. Aksi takdirde olumlu bir etki yaratmak için yapılan eylem, etraftakilerin tepkilerini toplamaktan öteye geçemiyor...

Laboratory Perfumes, 2012 yılında Londra’da kurulan İngiliz bir niş parfüm evi. Yeni kurulduklarından ve dağıtım ağları neredeyse İngiltere ile kısıtlı olduğundan, niş parfüm dünyasında bilinen bir marka değil. Sunumlarından parfümlerine kadar sadeliği ve uniseks kullanıma uygunluğu yansıtan markanın henüz üç parfümü ve bu parfümlerle eşleşen mumları var. Üç parfüm de belirttikleri gibi her iki cinsiyetin de kullanımına uygun, güvenli ve hoş kompozisyonlar.
Uzun zamandır tanıştığıma en çok sevindiğim markalardan biri Laboratory Perfumes. Parfümlerinden hiçbiri uçlarda, daha önce eşine benzerine rastlanmamış tasarımlar değil ancak hepsinin ayrı bir karakteri ve hissettikleri olduğunu düşünüyorum. Sıcakların iyice bastırdığı bugünlerde, tropikal kokteyl gibi kokan, her kullandığımda mutlu olduğum Gorse, benim için markanın diğer tasarımlarına kıyasla bir adım önde…

Gorse, bana göre “sık ve çık” bir yaz parfümü. Mutlu eden, güzel kokan ve kimseyi rahatsız etmeyecek bir tasarım… Belli belirsiz hissedilen kakule eşliğinde turunçgiller ile açılıyor Gorse. Turunçgillerden, parfümün başlangıcından sonuna kadar en çok hissedileni, lime adı verilen misket limonu. Gorse’nin harmanında kullanılan turunçgiller ne ekşi ne de acı bir hissiyat barındırmıyorlar. Kokteyl hazırlamak için kullanılan olgunlaşmış meyvelerin kokuları kullanılmış sanki… Doğal ve leziz.

Laboratory Perfumes sadeliğe biraz fazla takmış olacak ki ne parfümleri tasarlayan parfümörler ne de parfümlerin içerikleri hakkında detaylı bir bilgi bulmak mümkün değil. Ancak her ne kadar Gorse’nin açıklanan resmi notalarında hindistan cevizi yer almasa da, harmanda net olarak hindistan cevizi kokusu aldığıma eminim. Lime coconut kokteyli!


Gorse’nin hem kadın hem de erkek kullanımına uygun, bol sıkılsa bile bunaltmayacak bir yapısı var. Tek bir kusuru olduğunu düşünüyorum, o da fark edilirliği… Günlük kullanımda mutlaka tazeleme isteyen; kalıcılığı ortalama, fark edilirliği ise düşük bir parfüm Gorse. Bu kadar doğal, bu kadar güzel olduğu için fazlaca yüklenemesem de üzülmediğimden değil, kıyamadığımdan…

Gorse’nin designer tayfada benzeri olmasa da niş parfümler arasında oldukça yakın, tanınmış bir akrabası var. Denediğim ilk andan beri Gorse’yi Creed - Virgin Island Water’a benzetiyorum. VIW’ın başlarındaki misket limonu daha belirgin ve keskin iken Gorse daha sakin yapıda bir parfüm. Her ne kadar Gorse’nin içeriğinde belirtilmese de iki parfümün de verdiği hindistan cevizi hissiyatı bana göre birebir aynı. Kalıcılık ve fark edilirlik değerlerinin de birbirinden farklı olmadığı düşünüldüğünde Creed’in yaz aylarındaki amiral gemisine sağlam bir rakip geldiğini söylemek yanlış olmaz.

Yaz günlerinde kullanmayı sevdiğim tarzda parfümlerden biri Gorse. Kalıcılık ve fark edilirlik değerleri problem değilse tüm yazı güvenle geçirtecek, her iki cinsiyetin de güvenle kullanabileceği bir parfüm. Gün içinde değişmim beklentisi olmaksızın, amaç sadece güzel kokmak ve rahatlamak ise Gorse şahane bir seçim!

26 Haziran 2014 Perşembe

Il Profumo - Aria di Mare

Yaz aylarında kullanmak üzere turunçgil veya çiçek temalarının dışında güzel parfüm bulmanın zorluğu Ankara’da yeşil alan bulmak ile eşdeğer! Geriye de fazla bir seçenek kalmıyor aslında... Kalanlardan ise en sevdiklerim, deniz veya güneş kremi hissiyatı veren parfümler. Belki de yılın en güzel geçen birkaç haftasını anımsattıkları için çok seviyorumdur bu tarz parfümleri…

İtalyan güzellik uzmanı ve aromaterapist Silvana Casoli tarafından kurulan ve kendi parfümlerinin tasarımlarını yapan bir niş parfüm evi Il Profumo. Tek parfümörle çalışan birçok marka gibi Il Profumo’nun da kendine has bir tarzı var. Nitekim denediğim parfümlerinin çoğunun konsantrasyon bakımından dengesiz olduklarını düşündüğümden bana hitap eden tasarımları sınırlı... Akdenizli olmanın avantajını turunçgillerden ziyade deniz ve plaj temalı parfümlerden yana kullanan Il Profumo’nun şimdiye kadar kullandığım ve denediğim parfümleri arasında en sevdiklerim, kumsal temalı Pioggia Salata ve deniz temalı Aria di Mare.
Deniz kokusuyla açılıyor Aria di Mare. Başlangıçta doğal gelmese de birkaç dakika içinde tuzuyla, yosunuyla gerçekçi bir deniz havası yaşatıyor parfüm. Açılışına burun kıvırdığım, sonralarına bayıldığım ender parfümlerin arasına giriyor Silvana Casoli’nin şaşırtıcı tasarımı.

Deniz hissiyatı olan parfümlerde, zambağın destekleyici olarak kullanımı oldukça yaygın. Aria di Mare’nin de ortalarına doğru deniz hissiyatını gölgede bırakmayacak şekilde zambak hissediliyor. Parfümü, Frederic Malle’ın akdeniz yorumu Lys Mediterranee ile birlikte, zambak - deniz birlikteliğinin en başarılı örneklerinden biri olarak görüyorum.

Il Profumo’nun deniz tasviri Aria di Mare, lineer yapıda ilerleyen bir parfüm. Başlangıcından birkaç dakika sonra neredeyse hiç değişim göstermeyen bir yapısı var. Zambak ve sonlara doğru havayı iyice yumuşatan miskin dışında bir nota algılamak pek mümkün değil. Bana kalırsa çok da gerek yok… Deniz temalı sade ve güzel bir parfüm Aria di Mare.


Akdenizli olmanın avantajını sonuna kadar kullanan İtalyanlar, sucul parfüm işini gayet iyi biliyor! Bu kategorideki Heeley - Sel Marin’i (fazla tuzlu geldiğinden pek hoşlanmam) bir kenara bırakırsak Profumi del Forte, Il Profumo ve Profumum Roma’nın deniz temalı parfümlerinin üzerine çıkabilen bir markaya rastlamak kolay değil. Hele designer tayfaya hiç değinmeyeyim… Kullandıkları ultra sentetik hammedeler insanı denizden soğutur!

Aria di Mare’yi benzettiğim iki parfüm var. Hatta biri neredeyse aynısı… İlki Comptoir Sud Pacifique - Aqua Motu. Aria di Mare’ye biraz da kumsal hissiyatı eklenmiş daha tuzlu bir bir parfüm Aqua Motu. Ancak doğal olmayan hissiyatından dolayı pek de iyi geçindiğimiz söyleyemem. Diğeri ise Aria di Mare’nin neredeyse ikiz kardeşi olan Profumum Roma - Acqua di Sale. Yan yana karşılaştırıldığında bile aradaki farkı anlamak oldukça zor… Aria di Mare biraz daha çiçeksiyken Acqua di Sale için hafif odunsu bir parfüm diyebilirim. Aradaki en büyük fark ise, Acqua di Sale’nin neredeyse saf parfüme yakın bir konsantrasyonla daha uzun süre tende kalması ve daha fark edilir bir yapıya sahip olması. Seçim ise fiyat-performans ile doğru orantılı…

Aria di Mare, hafif bir parfüm olmasına rağmen yoğun bir konsantrasyona sahip. Dolayısıyla kalıcılığı bir yaz parfümüne göre çok iyi. Hatta Acqua di Sale ile birlikte sınıfının en iyilerinden diyebilirim… Fark edilirliği de ilk birkaç saat oldukça tatmin edici. Sonrasında da tam olarak tene yakın kalmasa da kademeli olarak düşüyor.


Deniz temalı parfümler, yaz günlerinde alışılageldik turunçgil ya da çiçek parfümlerinden sıkılanlar için son yıllarda popüler olmaya başlayan güzel alternatifler. Zira tarzı seviyorsanız ya da çekici geliyorsa Aria di Mare, uniseks kullanıma uygun ve genel beğeniye de oldukça hitap eden sınıfının en iyi örneklerinden biri!

19 Haziran 2014 Perşembe

Olivier Durbano - Jade

Tek parfümörle çalışan ya da kendi parfümlerini kendi tasarlayan markalarda tüm seriyi denemek bana çok keyif veriyor. Parçaların bütünü oluşturduğundan yola çıkarak markanın karakteristik tarzını anlamam daha kolay oluyor. Hele bir de parfümörün denk gelinmesi güç, özgün bir tarzı varsa değmeyin keyfime…

Olivier Durbano, mücevher tasarımı ve parfümörlük yapan bir mimar. Aldığı eğitimden midir bilinmez, taşlara takmış bir adam… Mücevherlerini da parfümlerini de taş teması üzerine tasarlıyor Olivier. Satışa sunduğu parfümlerinin isimleri de kokuların çağrıştırdığı taşlardan geliyor. Oldukça karakteristik bir tarza sahip olan Fransız tasarımcı, kendi parfüm evini kuran bağımsız parfümörler arasında en çok takdir ettiğim isimlerden biri. Bütünlüğe sahip serinin tamamı denemeye değer, tamamı özgün parfümlerden oluşuyor. Kısıtlı muhabbetime rağmen, sıcakkanlı ve mütevazi olduğu da her halinden belli bir adam Olivier.


Yeşimtaşı anlamına gelen Jade, Olivier’in şimdiye kadar tasarladığı parfümler arasında yaz aylarında kullanıma en uygun iki parfümünden biri. Jade için yeşil çay ve nane notalarını sevenler için denk gelinebilecek en özgün tasarım desem yanlış olmaz!

Adına ve sıvı rengine yakışır biçimde yemyeşil nane ile açılıyor Jade. Elbet hatırlayan olacaktır, buharlaşan merhem Vicks’i andırıyor parfümün başlangıcı… Daha başlangıçtan Jade’in kafası dumanlı bir parfüm olduğu anlaşılıyor.

Kullanıldığı parfümlerde genelde üst notalarda olan ve bir süre sonra uçup giden bir nota nane. Nane temalı parfümleri de çok sevdiğim için bu durum benim için oldukça can sıkıcı… Nitekim Jade’de kullanılan nane, parfüm tenden ayrılana kadar kendini hissettiriyor. Tabi bunun da bir bedeli var… Jade’in harmanındaki nane, rahatsız edecek düzeyde olmasa da Frederic Malle - Geranium Pour Monsieur ya da Heeley - Menthe Fraiche’teki kadar doğal hissedilen bir nane değil.

Uzun süren nanenin hâkimiyetinin ardından kakule ve yeşil çay net olarak hissediliyor. Huzur veren yapıda, iyice yeşil bir parfüme dönüşüyor Jade. Başlardaki nanenin mentole kaçan hissiyatının da azalması dengeli bir yapı kazandırıyor. Buraya kadar anlattığım gelişimden yola çıkarak transparan bir parfüm olması beklense de, Jade oldukça yoğun bir harmana sahip. Parfümde ne orta notalardaki çiçekleri ne de alt notalardaki odunsuları ayrı ayrı algılamak mümkün değil.


Jade yeşil olduğu kadar da karanlık bir parfüm. Ortalardan sonra nispeten lineer yapıda ilerlese de bazındaki odunsulardan olacak, oldukça karanlık bir havası var. Olivier Durbano’nun tüm parfümlerinde aynı hissiyat olduğundan, tutarlılığından dolayı usta parfümörü tebrik etmek gerekir. Yaz ayları için uygun bir parfüm tasarlarken bile tarzından ödün vermemiş Olivier.

Olivier Durbano imzası olan, oldukça karakteristik bir parfümör. Serinin dokuz parfümünde de sonlara doğru aynı kişinin elinden çıktığı belli olan bir hissiyat var. Taşın üzerinde ateş yakılmış da kısa bir süre önce söndürülmüş gibi, kafası dumanlı bir hava... Niş pazarlanan bir parfüm markasının sahip olması gerektiğine inandığım ancak az sayıda markanın sahip olabildiği önemli bir özellik bu… Beğenilir ya da beğenilmez ayrı konu ancak özgün olduğu tartışılmaz!

Jade, bahar ve yaz aylarında kullanımı uygun, tamamıyla uniseks bir parfüm. Harmanındaki yeşil çay ve nane gibi uçucu notaları da uzun süre hissettirecek kadar güçlü ve kalıcı bir tasarım. Sanki Olivier üst notalarda parfümün karakterini vermiş, alt notaları da güçlendirmek için kullanmış.

Sıcak havalarda kullanıma uygun, rast geldiğim en kalıcı parfümlerden biri Jade. Fark edilirliği de ilk 1-2 saat oldukça kuvvetliyken sonrasında tene yakın kalıyor. Ancak parfümün yoğun konsantrasyonundan dolayı çok sıcak günlerde fark edilirliği daha uzun süre yüksek düzeyde devam ediyor.


Kafası dumanlı parfümlerden hoşlanan tayfa için favori olabilecek, sağlam duruşu olan marka Olivier Durbano. Jade de yeşil çay ve nane notalarını sevenler için hem yeşil hem de karanlık bir kompozisyon. Genetiğiyle oynanıp güçlendirilmiş (sentetik anlamda değil) hissiyatı ile sorun yoksa bütün yaz güvenle kullanılabilecek güzel ve özgün bir parfüm.

15 Haziran 2014 Pazar

Eau d'Italie - Sienne l'Hiver

Markaların yeni pazarlara daha önce üretmediği ürünlerle girmesine çeşitlendirme adı veriliyor. Örneğin Caterpillar’in iş makinalarından sonra ayakkabı sektörüne girmesi, çeşitlendirmeye verilebilecek bir başarı örneği. Markanın müşterilerin gözündeki mevcut imajı, girilen yeni pazar ve üretilen ürün açısından markaya rekabetçi bir avantaj kazandırıyor. 

Parfüm sektöründe yapılan çeşitlendirmeler, çoğunlukla ünlü isimlerin imajını kullanarak piyasa işi sıradan kokular tasarlamaktan öteye geçmediğinden pek dikkatimi çekmez. Eau d’Italie de doğuşu çeşitlendirme sayesinde olan bir niş marka. Ancak birçok parfüm evinden özgün ve kaliteli işlere imza atmalarından, parfüm işini ne kadar ciddiye aldıkları belli oluyor.

Eau d’Italie, İtalya’da bulunan Le Sirenuse isimli lüks otelin 2004 yılında yarım yüzyılı aşkın geçmişlerini kutlamak amacıyla çıkardıkları bir parfümün üzerine doğuyor. Marka, kendini ismini taşıyan ve İtalya’nın kokusunu yansıtan ilk parfümlerini ünlü parfümör Bertrand Duchaufour’a tasarlatarak parfüm dünyasına sağlam bir giriş yapıyor. Daha sonra da Bertrand’ın yanısıra Alberto Morillas, Daphne Bugey ve Jacques Cavallier gibi isimlerle çalışmaları, markanın sürekliliğini pekiştiren en büyük unsur.


Eau d’Italie’nin klasik İtalyan tarzın yansıtan parfümleri olduğu gibi, modern parfüm trendlerinde uçlarda bulunan tasarımları da mevcut. Markanın nitelik açısından zengin ürün gamından, her tarza uygun bir parfüm bulmak mümkün... Sienne l'Hiver, markanın baş parfümörü sayılabilecek Bertrand Duchaufour’un tasarladığı, İtalya’nın Sienne kentini anlatan özgün bir parfüm.

Menekşenin baskın olduğu yeşilliklerle başlıyor Sienne l'Hiver. Yeşil ve etkileyici… Parfümde en ufak yapaylık ya da rahatsız edici nota algılanmıyor. Tertemiz başlıyor hikâye.

Başlangıçtan bir süre sonra, köşeli bir kokusu olan sardunya, dik kenarları traşlanmış olarak hissediliyor. Sel de Vetiver yazımda bahsettiğim bu parfümde de denk geldiğim en yumuşak (smooth aslında) sardunya kullanımlarından biri mevcut.

Ortalara doğru kuru hissiyatıyla iris’in de hissedilmesiyle Sienne l'Hiver’in net olarak kır bahçelerini anlatan bir parfüm olduğu anlaşılıyor. Demek ki Bertrand’ın algısında Sienne böyle bir şehir… Doğayı şahane tasvir etmiş usta parfümör!


Sienne l'Hiver, başlangıcından sonlara kadar yeşil bir parfüm. Bertrand Duchaufour’un imzası haline gelen (bir diğer imza notası kırmızı meyveler) buhur ve laden reçinesi de ara sıra kendilerini hissettirerek harmana derinlik katıyor. Sonlara doğru menekşe ve sardunya geriye çekiliyor ve yeşilliklerle iris belirginleşiyor. “Hay” denen kuru otların da iyice hissedilir hale gelmesiyle, Eau d’Italie’nin doğa tasviri başarıyla tamamlanıyor.

Bertrand Duchaufour, çok boyutlu parfüm yapmayı seven biri. Sienne l'Hiver de derinliğe sahip, zamanla oldukça değişen bir parfüm. Faz geçişleri kullanıcıyı yormadan, gün içinde sıkılmasını engelleyecek nitelikte, son derece dengeli ayarlanmış. Temponun yükselip düştüğü set misali, iç içe geçen notalardan biri yükselirken diğeri düşüyor. Sienne l'Hiver’in hikâyesini gün boyu gözlemlemek mümkünken fark edilirliği ortalamanın biraz üzerinde seyrediyor.

Sienne l'Hiver tatlılık barındırmayan herbal (otsu mu diyeyim, bilemedim) bir parfüm. Bu yüzden çok da güvenli bir parfüm olduğunu söyleyemem ama kesinlikle gizemli bir çekiciliği var! Parfüm unisex olarak pazarlansa da erkek kullanımına daha yakın buluyorum. Tabi yine de kuru, yeşil parfümleri seven kadınlar da kendilerine yakın bulabilir. Huzur veren hissiyatıyla aromaterapi masajı gibi parfüm Sienne l'Hiver.


Her ne kadar Bertrand Duchaufour en sevdiğim parfümörlerden biri olsa da, kabul etmeliyim ki kendini tekrar eden biri... Özellikle Comme des Garçons ve L`Artisan Parfumeur için tasarladığı başarılı parfümlerin varyasonlarına çalıştığı diğer markalarda rastlamak mümkün… Bu bağlamda Sienne l'Hiver de özellikle son fazıyla L`Artisan Parfumeur - Dzonghka’yı andırıyor. Hatta yine Eau d’Italie’den Bois d’Ombrie’nin de son fazının Dzonghka’ya gönderme yaptığını söyleyebilirim.

Sienne l'Hiver farklı bir parfüm. Niş parfüm kullanan çoğunluğun beklentilerini karşılayacak kadar özellikli, “ne sıktın sen?” tarzında yorumlar alacak kadar da özgün bir çalışma. En azından Bertrand’dan başka bu tarzda ilerleyen parfümör olmadığından etrafta duyulması pek de olası değil… Kuru hissiyatı olan yeşil parfümleri sevenler için giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olan, hikâye gibi ilerleyen bir parfüm Sienne l'Hiver. Herkesin hoşlanacağı bir yapısı olmasa da seveni için imza parfümü olabilecek bütün özellikleri barındıran kaliteli bir kompozisyon.
© Gurme Kokular - Niş Parfüm Yorumları / Röportajlar / İzlenimler
Maira Gall